15 Eylül 2014 Pazartesi

Nerede kalmıştık..



Don Kişot! 

Aynı zamanda hem varlığına hem yokluğuna şükrettirmeyi becerdiğim nadir kahraman. Seni elime alıpta sayfalarını çevirdiğim, bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum, zamanı durduramayıp, bittiğinde bile dönüp dönüp sayfalarını karıştırdığım astral seyahatin üzerinden epeyce geçmiş. Başka kahramanlar almış yerini zaman zaman ama kalbim hep sende kalmış. Var-ol(a)mayanla varlık arasina sıkışmış. 
Artık K edebiyat dergisinin aralarına küçük hikayelerimi sığdıramayacak kadar uzaklaşmışım o mistik aşkımızdan. Enerjim yükseldikçe yok-luğun ince tınısında kalmışsın. 
Yanlızlık ve sessizlik hep korkutan değildi halbuki, bazen besleyendi, arkandan seslendim fakat duymadin.. 
Ve bizi şu an doyuran yine "biz"sizlik.. 
Biz ol(a)mamanın verdiği haz..







12 Eylül'14 / New York
Fotoğraf: Eylül'14 / Gustavino's Garden - Quuensboro Bridge - NY

Olsak ya!




Şimdi kalkıp gidersin ya, en sevdiğim bulutları ayaklarımın altından çeker koyarım heybene ve bir kaç kitap yanına..
Halen vakit bırakmışken hayat duvarlarımızın arasına, atlasak aşsak ya, bir haftayı 2 yıla bedel etsek.
Bu kadar da yanlış olamaz değil mi zaman?
Doğru olan biz olsak ya…






DBK
2 Eylül'14 / Columbus Circle - NY

Teğet




Daha öncede söylemiş miydim, en çok bulutlarını diye, daha öncede gülmüş müydün bulutlar sevilir mi diye..

Teğet geçişlerini sevdiğimin şehri..









1 Eylül'14 / Astoria - NY

Dolaştım, yine döndüm



Hep başladığımız yere dönüyormuşuz ya, işte bende döndüm bir kez daha en başa.. Bir tren yolunun karşısında doğan ben deniz, başka bir kıtada, başka bir ülkede ama yine bir tren yolunun karşısında ve aynı sesle uyanıyor güne. O hatırlamadığım yağmurlu pazarlardan biri fakat hatırladığım söğüt dallari var belleğimde. Trenler epeyce degişmişler, o kara hallerinden eser kalmamış, biraz yukarıları çıkmışlar sanki, bir zamanların hayran olunduğu Özgur abisi, günlerce uzakta kalmış, orta yaşlı-ihtiyar bir makinisttir şimdilerde, kim bilir nerde.. 
Biram, ben Emir Kusturika ve aksam yetişmek zorunda olduğum yemek.. 
Şükredecek şeyler biriktiriyorum hepimize..







31 Ağustos'14 / Astoria - NY

14 Eylül 2014 Pazar

Dön yüzünü





Hani bakıyorum dünya gözüyle, unutuyorum, alışıyorum,
affediyorum, büyüyorum ve sonra başka gözle seyrediyorum.
Yok olmaya başlayan siluletinin son izleri karışıyor havaya.
Dönüyorum yüzümü yine kuzeye, en kuzeye,
siluletinin en güzel hallerinden birine..









27 Ağustos'14 / Astoria Park - New York

Büyük yalanlar istiyorum..



Daha önce hiç hissedilmemişin üzerinde, ben dediğimde başkasını, başkası dediğimde beni anlatmadığım küçük olaylar harmanı.
Nasılda büyük yalanlar istiyorum dediğimde istiyorumun gerçekleşmesi. Deniz kabuklarının kumsalın bir parcası olması. Ve senin kumasalın vazgeçilmez bir parçası kalman, yukarı-batının senin için her zamankinden daha fazla şey ifade etmesi. Karışman, dağılman ve toplanman. Okyanusa salınman ve ayni zamanda nefes alman. Ne kadar yakın ve ne kadar uzak..
Nerde kaldı o eski halimiz..








DBK
19 Ağustos'14 / New York
Fotoğraf: Ağustos'14 / Hamtons - NY

Kuzeyde dur!




Aman kuzey'de dur, öylece dur ki pusula'mın izine takılsın siluetin. Denizle gökyüzünün buluştuğu çizgide ip atla, gökkuşağına sarmala kendini, haftaici akşamlarına sığdır kitaplarını. Uzaklara git ama yakında kal. Gülümsemeni kabullen en olduğu gibisinden. Mümkün olsa her gün rakı iç, rakı şişesinde rakısız kalan balık olma sakın. Şayet gidersen, hele ki  benimde en sevdiğim şehirlerden birine, şehrin göbeğinde opera söyleyen o uzun sarı saçlı kadına selam söyle, arada bir sandviçini o ünlü meydanında ye. Noelde ruya gibi bir buz pateni yap o müzenin yanında. Parklarında yürü uzun uzun. 
En cok baharını severim o şehrin ve birde bana Huw Morgan'i hatırlatan her daim yeşil vadisini..











DBK
19 Ağustos'14 / New York
Fotoğraf: Ağustos'14 / Hamtons - NY

Limon Ağacı






Bir limon ağacı olsak mesela Kaliforniya'da, köklerimiz Napa'nın eşsiz topraklarına uzansa. 
Ve sonunda bizi sıkıca tutan birşeyeler olsa.
Halbuki ben hep kuzeyde dururdum, neden şaştı bu pusulalar..









15 Ağustos'14 / New York
Fotoğraf: Aralık'14 / Chateau Montelena - Napa Vadisi

Yapa-Yarım..



Yap-yarım, yapa-yarım, yarım-yamalak, anlıyor musun?
Kulakların çınladığında duymayı becerebiliyor musun?
Birini kırdığında empati yapabiliyor musun?
Kelimeler kullanmadan konuşabiliyor musun?
Adımlarsız dünyayı arşınlayabiliyor musun?
Kalpsiz sevebiliyor musun?
Düşünmeden hayal kurabiliyor musun? Yazdıklarını ve çizdiklerini paylaşmaktan utanmayabiliyor musun?
İçtiğin şaraba, yediğin yemeğe saygı duyabiliyor musun?
Yüzün kırışmadan gülümseyebiliyor musun?
Dokunmadan hissedebiliyor musun? Aptal bulduğun düşüncelere ve insanlara aptal demeden durabiliyor musun?

Ve Don Kişot'u özleyip susabiliyor musun?!?











14 Ağustos'14 / Astoria 36th Ave - New York

#N treni




Biz sadece yanlış dileklerimizin ürünüyüz.. Ancak bir cumartesi sabahının üçünde New York serinliğinde hissedebiliyoruz varlığımızı ve #N treni kadar uzaklıkta bütün isteklerimiz...
Her zaman içeridir sözümüz meclisten fakat siz yinede alınmayınız...

Şayet hangi hikaye sonsuzlukla kutsanmış ki….









9 Ağustos'14 / Union Square Subway - New York

Rioja Şarabı



Canım Don Kişot,
Dün gece uyudum uyandım yalnız seni düşüdüm demek isterdim fakat bütün gece uyumadım ve bir tek seni düşündüm.
Renksizliğimiz içerisinde farklı olan renklerimizi, olmayan ırklarımızı, hiç inanmadığımız dinlerimizi, doyasıya yaşadığımız ve bizi birbirimize kenetleyen günahlarımızı, en çokta günahlarımızı. Sonra utançlarımızı, seni sakladığım utançlarımı.. Yan tarafımda yatan şişman İspanyol kadını, ortalarda dolanan gönüllü gençleri, gelişi güzel yatan yaralıları ve ağrısından küfrü basan adamı, koşuşan genç doktorları.. Hepsini düşündüm ve hepsinde seni düşündüm. Kıtaların ardından tuttun elimi, sana verdim elimi okyanusları aşıp.. O kadar kargaşanın arasında içim içimi yiyen tek birşey vardı, en sevdiğin yemek neydi Don Kişot?
Sahiden neydi en sevdiğin, nasıl atlamıştım bu can alıcı ayrıntıyı. Senin yüzyılında ne yerdiniz, sana ellerimle neler yapardım, yetinir miydik bir tas çorbaya, bir Rioja şarabi içer miydik mesela? Seni saraba yeniden aşık eder miydim? Hatırlıyorum en çokda İspanyol şarabını severdin.Tamda bütün bu sorulara boğulurken birden sağ kolumda bir sızı hissettim...
Orada mıydım?








19 Temmuz'14 / Bellavue Hospital - New York
Fotograf: 19 Temmuz'14 / Bellavue Hospital