26 Ekim 2014 Pazar

İkimizin yalnızlığı..


Mesela ikimizin yalnızlığını toplasalar, bir yalnızlık eder mi? 
Biriktirip yastık kılıfı yaptığım anılar var kafamın altında, yine de alır başını götürür buralardan. 
Hep bir hikayeler var dolanan ortalarda, ne fark eder kıvamında. 
Madem burada herkes hazır, neye aranıyoruz, kaybettik mi yoksa ya da birilerinin burnunun dibinde miyiz veyahutta birileri bizim burnumuzun dibinde mi? 
Yok illa ki dikine gideceksin, neyse git bakalım, gidebildigin kadar. 
Unutma ki gercekler sarapda gizlidir..









22 Ekim'14 / New York

ilk-Son-bahar



Yine son-bahar! Metroya ve her varışa koşa koşa gitmenin, kışın geleceğini kabullenememiş olmanın mevsimi.. 
Hayatin yavaşladığı evin bir başka anlamlandığı çayların ve kahvelerin sıcaklık derecelerinin arttığı koşuşturmacanın yerini muhabbetlere bıraktığı pastel renkli zaman dilimi. 
Provance rosé'ler yerlerini çoktan Arjantin Malbec'lere kaptırdılar bile.. 
Şarabın ısınıp, seninde içini ısıtmak için; tarçın, elma, karanfil ve portakalla kaynaştığı, dışı soğuk içi sıcak an.. 
Herşeyden evvel bir ara tatili beklemenin, bir taşınmayı beklemenin, bir hayallerini sıkıştırmanın, bir gerçek olmayanın üzerine kurulmamış olan ve apansız bekleyişin sona erdeği ilk-son-bahar.. 

Safalar geldin, biliyorsun..











22 Ekim'14 / New York

Hayatın olmayan üç şekli..




Hayatın üç şekli var burada,
bir seni anımsadığım şekli,
bir seni gördüğüm şekli,
bir de seni yaşadığım şekli..
Bir ses için bu kadar dilek fazla değildi 
ama sadece bir his için yapilan her şey azdı 
ve yaşadığımız her şeyin kendisi yarısının kat sayısıyla çarpımıydı.. 
Yokluğun kitap sayılarımın ardışık bir uzantısına eş değer..












25 Ekim'14 / New York

Orada mıydın?





Burada oturmuşdum, 
aylardan Aralık mıydı? 
Ne anlatmıştım uzun uzun? 
Oradaydın değil mi?











25 Eylül'14 / Shake Shack - New York

"soğuk"

Çokca sevgili olan Don Kişot,


Sana bu yazımı gecenin yarısınıda tepmiş, "soğuk" kelimesini yalnızca bedeninde değil kalbinde hissettirebilecek derecede olan bir hastane kolidorundan yaziyorum.. Görebildiğim en renkli yeri çekmek istedim senin için, sende o karanlıkta kaldığın yerlerden görebilesin ve en renkli halimle hatırlayasın diye beni. Uzaklarda bir yerlerde sabah olduğunu bilmek huzur verici özelliklede iki saat içinde ayakta olacak olanların varlığını. Sakın korkup, içini huzursuz etmeyesin, senin masada kaldığın ameliyatlardan biri değil bu seferki.. 
"Uzak" biraz daha uzaklaştı bu gece.
 Nerede kaldi "iyi ki varsin" ?!.,










22 Eylül'14 / Presbyterian Weill Cornell Hospital - New York