Living like a drawing compass. One leg of the compass is static. It is fixed and rooted in a certain spot. Meanwhile, the other leg draws a huge wide circle around the first one, constantly moving. Just like that, one part of me wants to belong somewhere. Yet at the same time the other part travels the whole wide world, feeling connected to several cities, cultures, foods, wines and peoples. That's why I always carry compass close to my heart.
8 Şubat 2014 Cumartesi
Ahh..
Ahh Don Kisot farkinda misin ki Adem'i de kandiran Havva idi. Bazen rolleri degissekte, degismeyen tek sey istikrarimizdi.
Şimdi sen kilometrelerce uzakta o kucuk kara parcasina siginmisken butun noronlarinda hissettigin o duygulari ben gonderiyorum, kandiller yakiyorum sana New York'dan, sokaklarinda Bach dinleyerek yuruyorum.. Sanki bu gece butun sehir sokaklarda uyuyor. Herkes kivrilip yatmis bir kenariya.
O kucuk toprak parcasina ulasiyor mu kalbim? Nasil heyecanliyim bu aksam bilemezsin, zira zaman hizla gecsin ve birden dursun istiyorum. Dursun ve akmasin hic birsey. Akmayan zamana inat iki sekilde her an gozlerinin dibinde olayim, saatindeki yelkovana bak yada gozlugunun sag kosesine, oralarda bir yerlere kazinan benim. Ve benin kelimelerime takla attiran sensin.
Ahh Don Kisot.. Ahh ile baslayip ahh ile bitiriyorum seni, unutma ki bundan kutsali yok. Simdi huzurla gun(e)-aydin diyebilirsin..
3 Agustos'13 / New York
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder